Londra, sizi bir geçmişe bir geleceğe ışınlayan, gezip görmekten bitap düşeceğiniz ama kesinlikle çok keyif alacağınız, koca şehirde kalabalıklar içinde kaybolacağınızı sanıp defalarca kez gelmiş gibi her yeri şıp diye bulacağınız, tüm dünyanın favorisi olan şehirlerden biridir. Hazırladığımız Londra gezi rehberi sayesinde seyahatinizde 40 yıllık Londralılara taş çıkaracak, şehrin tadına doyasıya varacaksınız.
Londra Nerede?
İngiltere’nin başkenti olan Londra, tarih kitaplarında ‘üzerinde güneş batmayan imparatorluk’ olarak anılan Birleşik Krallık’ın güneydoğusunda yer alır. Bir dünya haritasını karşınıza alıp baktığınızda dört başı mamur bir ada misali, hem Avrupa’daymış gibi hem de değilmiş gibi görünen bu ülke, zaten Brexit (Birleşik Krallık’ın Avrupa’dan ayrılması) olayıyla da dünya gündemini uzun süre meşgul etmişti.
Ülkenin başkenti olmakla da kalmayıp bölgenin en önemli şehirlerinden olan Londra’nın yanı başında, göz açıp kapayıncaya kadar geçecek bir yolculuk uzaklığında Oxford, Canterbury, Chelmsford ve Reading gibi şehirler bulunur.
Londra Nasıl Bir Yer?
Sayısız filme, romana, şarkıya ve elbette turistin seyahat macerasına konu olmuş Londra, hem kalabalıklığı hem kozmopolitliği hem de gelişmişliğiyle dünyanın ilgi odağı olan yerler arasındadır. Her yıl milyonlarca insan gezmek, yaşamak, okumak ya da çalışmak için dünyanın belki de ismini bile bilmediğiniz ülkelerinden bu şehre gelir. Dolayısıyla şehrin caddelerinde dolaşırken kendinizi İngiliz memleketinde değil de bir dünya şehrinde gibi hissedebilirsiniz.
Londra Para Birimi
Hani dedik ya hem Avrupa’daymış gibi hem değilmiş gibi diye… İngiltere hep farklıydı. Bu yüzden Brexit öncesinde de Avrupa’da euro kullanılırken örneğin Barcelona’dan hareket eden bir gezi kafilesi en yakın Exchange Office’de ellerindeki euroları dönüştürmek durumundaydı ki hala öyle zaten. Londra’nın para birimi, İngiltere’nin para birimi olan Büyük Britanya Poundu ya da diğer ismiyle sterlindir.
Her ne kadar, biz İngiltere dışındakiler sterlini daha çok biliyor olsak da ülkeye gittiğinizde durum biraz farklılaşır. Şehre seyahat ettiğinizde örneğin alışveriş yaparken poundu kullanmanız daha uygun, çünkü yerel halk böyle yapar. Bir ingiliz manavdan elma alacağı zaman ‘Bu kaç sterlin?’ diye değil, ‘Bu kaç pound?’ diye sorar ya da varsa direkt fiyat etiketine bakar.
Londra Nüfusu
Ülkenin en kalabalık şehri olan Londra’nın nüfusu yaklaşık 9 milyondur. Bu da Birleşik Krallık nüfusunun yüzde 13.4’üne karşılık gelir. 9 milyonun yaklaşık 450 binini de Türklerin oluşturduğu bilinir. Şehir, 2021 yılı itibarıyla İstanbul, Moskova ve Paris’ten sonra Avrupa’nın en kalabalık dördüncü şehri olma ünvanına sahip. Ancak 1731’den 1925’e kadar dünyanın en kalabalık şehri olduğunu da unutmamak gerek.
Londra Kültürü ve Gelenekleri
Pek çok metropol şehrinde olduğu gibi Londra’da birçok farklı milletten insan yaşar. Bu da şehrin kültürüne direkt olarak etki eder. Özellikle bunu şehirdeki lokantalardan kolayca anlayabilirsiniz. Dünya mutfağının farklı lezzetlerini bulabileceğiniz binlerce restoranın olduğu Londra’da ‘Ben Türk yemeklerinden şaşmam’ diyen biriyseniz kendinize çok sayıda alternatif bulabilirsiniz. Bu durum hemen hemen her ülkenin mutfağı için geçerli.
Londra kültürünün başlıca özelliklerinden bir tanesi kurallara sıkı sıkıya bağlı olmasıdır. Daha çok yerel halkın kurallar konusunda çok dikkatli ve gayretli olması, şehre sonradan gelmiş insanlara da yansıdığı için kurallara azami özen göstermek şehrin en yaygın özelliği olarak öne çıkar. Bu yüzden şehre gittiğinizde başta trafik kuralları olmak üzere müzelerden restoranlara kadar her yerde size yapılan uyarılara dikkat etmenizde yarar var.
Şehir, festivalleri ve kültürel etkinlikleriyle de öne çıkar. Görsel sanatlardan konserlere, yemek tadımlarından spora kadar çok sayıda etkinlik şehirde adeta bir festival havasında gerçekleştirilir. Londra’nın çok kültürlü ve renkli bir yapıya sahip olmasında ülkede yaşayan farklı milletten insanların etkisi elbette çok büyük.
Özellikle haziran ayında Londra’daysanız şehirde karşılaştığınız manzaraya inanamayabilirsiniz. Çünkü tüm şehir Resmi Doğum Günü kutlamalarına katılır. Bu özel gün, Kraliçe Elizabeth’in ardından Kral Charles için kutlanıyor. Ancak bu elbette Kral Charles’ın gerçek doğum günü değil, hükümdarların asıl doğum günlerinin yanı sıra resmi olarak haziran ayının ikinci hafta sonunda çok sayıda törenle kutlanan bir gün, yani Londra’nın önemli bir geleneği. Kraliyet’in yanı sıra tüm Londralılar bu geleneği keyifle yaşatmayı çok sever.
Londra Gezilecek Yerler
Londra gezi rehberi, sayısız gezip görülecek noktasıyla seyahat meraklıları için benzersiz bir çeşitlilik barındırır. Londra’da gidip görülecek çok sayıda yer olsa da özellikle bazıları tüm dünyada şehirle direkt olarak özdeştiği için iyi bilinir. Londra’ya gittiğinizde görmeden dönmemeniz gereken yerleri bu listede bulabilirsiniz.
Londra’da gezilecek yerler listesinin başında Big Ben var. Tahminen dünya üzerindeki Londra fotoğraflarının büyük bir çoğunluğunda Big Ben bulunur. (Elbette o şahane telefon kulübelerini ve kırmızı otobüslerini de es geçmemek lazım) Şehrin en önemli simgelerinden olan Londra’daki Westminster Sarayı’nın hemen yanında yer alan bu ünlü saat kulesi, dünyanın en büyük ikinci dört yüzlü saati. Şaşırtıcı ama Big Ben ismi aslında kulenin çanının ismi. Fakat zaman içerisinde halk tüm yapıyı belirtmek için bu ismi kullandığından dünyanın geri kalanı da öyle öğrenmiştir.
Muhtemelen Londra’da çekilmiş bir filmde, Big Ben’i görmeme ihtimali çok azdır. Zaten yapılan bir ankette verilen oylara göre Big Ben, Birleşik Krallık’ın en önemli simgesi olarak belirlenmiştir. “Londra’ya gittiğimde Big Ben’i nasıl bulacağım?” diye düşünüyorsanız, bunun için pek çok pratik yol tarifini kullanabilirsiniz ancak ufak bir tüyo da verelim. Saat kulesi çaldığı zaman sesi 14 km uzak mesafeden bile duyulabilir. Yani çan sesi duyarsanız, sesin geldiği yöne doğru ilerleyebilirsiniz. Dört çeyrek çan, saati 15, 30 ve 45 geçe ve Big Ben gişelerinden hemen önce çalar.
Bonus İpucu
Her ne kadar ‘gezilecek yer’ kategorisine girmese de yukarıda bahsettiğimiz gibi, şehrin önemli simgelerinden olan kırmızı telefon kulübelerinden birinin içine mutlaka girmeli ve kırmızı iki katlı otobüsleriyle yolculuk etmelisiniz. Çünkü Londra’ya gitmiş olmak bunu gerektirir. Onlarla en azından bir tane fotoğrafınız olsun.
İster sanat ve tarihle yakından ilgili olun, isterseniz de müzeler sizin için yalnızca ‘gezilmesi gerektiği söylenen’ yerler olsun; İngiltere ziyaretinizde mutlaka British Museum’u görün. Çünkü burası, sekiz milyon eserden oluşan kalıcı koleksiyonuyla dünyanın en büyük ve en kapsamlı müzelerinden bir tanesi. Müze, insanlık tarihi ve kültürünü başlangıcından günümüze kadar gözler önüne serer. Müzenin, özellikle Anadolu’dan, hediye, satın alma ya da çalma - kaçırma yoluyla Antik Çağ’la ilgili paha biçilmez yapıtlar elde ettiği bilinir.
Westminster Sarayı ya da daha çok Parlamento Binası olarak bilinen bu yapı, Thames Nehri’nin kuzey yakasında bulunur ve şehre gelen turistleri görkemli mimarisiyle büyüler. Üstelik bonus olarak sarayı görmeye gittiğinizde Big Ben’i de görmüş olursunuz. Dünya mirası olarak ilan edilmiş olan bu yapı, günümüzde Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası’ndan oluşan İngiliz Parlamentosu’na ev sahipliği yapar. Daha önceleri ise İngiltere hükümdarlarının ikamet ettiği bir saraydı.
Buram buram tarih kokan bu şehirde gezerken, bir ara soluklanıp kendinizi yeşilliklerin arasına bırakmak istiyorsanız Hyde Park bunun için biçilmiş kaftan. Dünyanın en meşhur parklarından biri olan Hyde Park’ta yemeğinizi ya da içeceğinizi alıp yemyeşil çimenlere uzanıp keyif yapmak da Londra seyahatine dahil.
Kendisi Londra’daki Kraliyet Parkları’nın da en büyüğüdür. New York’taki Central Park neyse, Londra’daki Hyde Park da odur ve sayısız filmde tüm zarafetiyle salınır durur. Park içinde anıt, saray ve şelale de bulunur. Burayı seyahatiniz sırasında, dev bir huzur, dinlenme ve keyif durağı olarak görebilirsiniz.
Birleşik Krallık hükümdarlarının yönetim merkezi ve Londra’daki ikametgahı olan bu saray, şehrin en kıymetli yapılarından kabul edilir. Yani ‘Kraliçenin Evi’, burasıdır. Kraliçe Elizabeth hayattayken, evde olup olmadığını da bayraklardan anlamak mümkündür. Çünkü Kraliçe sarayda olduğunda sarı, kırmızı ve mavi renkli bayrak göndere çekilirdi. Şehri gezerken bir anda karşınıza çıkan ve her haliyle detayıyla büyüleyen bu yapı, saray nöbetçilerinin nöbet değişim seremonileri ile de çok ünlü.
Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız Londra Köprüsü olarak da nitelendirebileceğimiz Tower Bridge’i mutlaka görmeli ve fotoğraflamalısınız. Şehrin bir diğer önemli sembollerinden olan bu köprüde hem yayalar için hem de araçlar için geçiş yolu var. Bu köprüyü ayrıcalıklı yapan özelliklerinden bir tanesi ise açılır kapanır olması. Köprü, Thames Nehri’nin trafiğini engellememek için hidrolik sistemlerle açılacak şekilde dizayn edilmiş olsa da günümüzde elektrikli bir sistem kullanılır.
Londra’yı devasa bir lunapark gibi gösteren bu dönme dolap da simge yerlerden biridir. Tarihi yapılarının ciddiyeti, yağmurlu havasının kattığı grilik nedeniyle Londra’nın eğlenceden yoksun olduğunu asla düşünmeyin. Hangi şehirde böyle devasa bir dönme dolap bulunur ve şehrin simgesi olur ki? Yükseklik korkunuz yoksa mutlaka bu dönme dolaba binip Londra manzarasının tadını çıkarmalısınız. London Eye’ın tam tur atması ise 20 dakika sürer.
Londra’yı her ayrıntısıyla hissetmek isteyenlerin mutlaka yaşaması gereken bir deneyim sunan London Eye, nefes kesen manzarasıyla ‘Londra’nın gözü’ ismini de sonuna kadar hak eder. London Eye’de yolcuları taşıyan toplam 32 kapsül bulunur ve her bir kapsülde de 25 kişilik kapasiteye sahiptir.
Modern sanatlara ilgi duyuyor ve müze gezmeyi seviyorsanız Tate Modern, kaçırmamanız gereken yerlerden. Çağdaş sanat tutkunlarını ziyadesiyle doyuracak bu müze, terasıyla da harika bir manzara sunar. Örneğin; müzede gezerken bir kenarda donmuş insanlarla karşılaşabilirsiniz. Elbette bu bir performans sanatı olacak, biraz inceleyip müzeyi gezmeye devam edebilirsiniz. Dilerseniz bir eserin önünde saatlerce de durabilirsiniz. Ancak kapanış saatinin 18.00 olduğunu unuttmayın.
Her ne kadar İstanbul’da da bulunuyor olsa da Londra’daki Madame Tussauds mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Çünkü bu balmumu heykel müzesinin merkezi Londra’da. Londra’ya gittiğinizde belki dünyaca ünlü isimleri göremeyebilirsiniz ancak kusursuz heykelleriyle fotoğraf çektirebilirsiniz. Gerçekle heykelinin farkını anlamak çok zor olacak.
Siz de pek çokları gibi iflah olmaz bir Sherlock Holmes hayranıysanız Londra seyahatinizde Sherlock Holmes müzesini de mutlaka görmelisiniz. Takipçileri tahmin edecektir ki bu müze Baker Street’te bulunmaktadır. Müzede 221b Baker Street yazısını görmek bile duygulandırıcı. Ancak 221b Baker Street Sherlock Holmes Müzesi’nin adresi sanılsa da bu elbette hayali bir adres. Müze aslında 237-239 Baker Street adresinde. Hediyelik eşya dükkanından hatıra olarak bir şeyler almayı da ihmal etmeyin.
-
Harry Potter 9 ¾ Platformu
Harry Potter evreni ilginizi çekiyorsa ve siz de Harry Potter dünyasında bir kez olsun kendinizi hayal ettiyseniz Londra’da bunu kısa bir süreliğine de olsa deneyimleyebilirsiniz. Özellikle sosyal medyada paylaşmak için harita fotoğraflar çekeceğiniz bu yer; şehrin en büyük istasyonlarından olan King Cross’ta. İstasyonda sembolik bir 9 ¾ platformu var. Burada sıraya girip siz de fotoğraf çektirebilirsiniz. Ancak biraz uzun süre bir sıra beklemeniz gerekebilir. Yine de o fotoğraf karesi için değmez mi?
Yıldız Bilgi: Covent Garden
Londra’da gittiyseniz şehir yaşamını doyasıya hissetmek için Covent Garden’a mutlaka uğramanız gerekir. Turistik bir bölge olan bu yer; cam çatılı sebze - meyve pazarı ile dikkat çeker. ‘Londra’ya gelmişim, patates alıp ne yapacağım?’ demeyin. Yazın ve hafta sonları ne kadar kalabalık olduğuna inanamazsınız. Çünkü açık hava kafeleri, pubları, restoranları ve alışveriş için saymaya nefesiniz yetemeyeceği sayıdaki tezgahlarıyla Londra’yı sonuna kadar hissetmenizi sağlayacak bir yer burası.
Burada ister alışveriş yaparken kendinizi kaybedin, isterseniz de hediyelik eşya dükkanları arasında kaybolup Türkiye’de sizin dönüşünüzü bekleyen sevdiklerinizi mutlu edecek hediyeler satın alın. Üstelik bu muazzam yerde, dünyaca ünlü İngiliz aşçı Jamie Oliver’ın da bir restoranı bulunur. Ama yer bulmak için uzun süre sıra beklemeniz gerekebilir, şansınıza güveniyorsanız bir yer kapmak için mutlaka hamle yapmalısınız. Bölge sokak şarkıcıları ve performans sanatçılarıyla da ünlü.
“İyi de burayı nasıl bulacağım?” diye düşünüyorsanız aynı adı taşıyan metro istasyonundan veya Leicester Square’de inip yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz. Sokak levhalarını takip etmeniz yeterli, bölgeye gittiğinizde tabelalar zaten sizi bulacaktır.
Londra’ya Gitmeden Önce Bilmeniz Gerekenler
- Bilmeniz gereken ilk şey; şehirde trafiğin tüm ülkede olduğu gibi soldan aktığı. Yani araçların direksiyonları sağda. Dolayısıyla bir taksiye bindiğinizde sürücü kapısını açıp direksiyona geçmeye çalışmamalısınız. Takside öne oturduğunuzda direksiyonun çalındığını ya da aracı direksiyonsuz sürdüğünüzü düşünebilirsiniz.
- Londra’nın bir yağmur şehri olduğunu unutmamalısınız. Şehre yaz aylarında gitmiş olsanız dahi aniden gelen yağmura karşı hazırlıklı olmak için yanınızda daima küçük bir şemsiye bulundurmanızda yarar var.
- Londra’nın tek ilginç farkı trafiğin sağdan akması değil, aynı zamanda prizleri de. Çünkü ülkede prizler, Türkiye’de bulunanlardan farklı olarak üç girişe sahip. Bu da şehre gelen her turistin bir dönüştürüce sahip olması gerekliliğini doğurur. Yanınıza mutlaka dönüştürücü almalısınız.
- Londra, her ne kadar ilk etapta karmaşık bir metro sistemine sahipmiş gibi görünse de aslında kavraması çok kolay ve kusursuz bir yapıda. Bu nedenle gerek metro gerek otobüs olarak toplu taşımayı sık sık kullanacaksınız. Bunun için de şehir içi ulaşım için Oyster Kart almalısınız.
- Londra’nın bir kurallar ve düzen şehri olduğunu söylemiştik. Buna bir turist olarak siz de dikkat etmelisiniz. Şehirde müze ya da yemek gibi aktiviteler için sıraya girdiğinizde sırayı kesinlikle bozmamaya özen göstermelisiniz.
- Her şehrin kendine özgü kuralları ve alışkanlıkları var. Londra kültürünün vazgeçilmezi olan publarda da Türkiye’den farklı bir sistem bulunur. Eğer gittiğiniz pubda garson gelip sizden sipariş almıyorsa bu içkinizi bara gidip kendiniz almalısınız demektir.
- Londra vizesi Schengen vizesi kapsamında maalesef ki değil. Londra’ya seyahat edebilmek için İngiltere vizesi almak gerekli.
- Londra ücretsiz müzeleriyle ünlü bir şehir. Bu da şehri turistler için çok daha cazip bir hale getirir. Bunlar arasında; British Museum, Natural History Museum, National Gallery, Victoria & Albert Museum, Tate Modern, Science Museum, Museum of London ve British Library var.
- Londra’nın kurallara sıkı sıkıya bağlı olduğu bir şehir olduğundan bahsetmiştik. Şehre gelecek olanların başta trafik kuralları olmak üzere her kurala uyması gerekir. Aksi takdirde şehirde uçurtma uçurduğunuz için bile ceza yiyebilirsiniz. Bunu insanları rahatsız etmeden ve uçurtma uçurtmaya uygun yerlerde yapmanız gerekir.
Londra’da Ne Yenir?
Kozmopolit yapısıyla meşhur Londra’da her ülkenin farklı lezzetlerini bulmak çok kolay. Hatta tüm İngiltere’de Mumbai’den daha fazla Hint restoranı olduğu bile rivayet edilir. Londra’da Hint yemeklerinin yanı sıra Çin, Fransız ve Türk mutfağı da oldukça popüler. Ama İngiltere tatili için gidip de bunları yemek olmaz. Lonndra’da İngiliz yemek kültürünün eşsiz lezzetlerini de çokça bulabilirsiniz.
Londra’ya gidip de Fish & Chips yemeden dönmek olmaz. Kızarmış balık ve kızarmış patatesten oluşan bu yemek, ülkenin en hatırı sayılır lezzetlerinden. Çok sayıda fish & chips dükkanı bulabileceğiniz gibi bu harika lezzetin tadına Poppies ya da Golden Hind’e de bakabilirsiniz.
Farklı bir kahvaltı deneyimi yaşamak istiyorsanız İngiliz kahvaltısı bunun için biçilmiş kaftan. Ancak ilginç bir lezzete tanık olacağınızı aklınızdan çıkarmamalısınız. Genelde içinde yumurta, bacon, fasulye, sosis, mantar ve domates gibi ürünler bulunur. Londra’da kahvaltı yapacaksanız pancake de denemelisiniz. Bunun için Breakfast Club’a göz atabilirsiniz.
Beef Wellington İngiltere’nin en meşhur yemeklerinden. Bu yemeğin isminin 1. Wellington Dükü Arthur Wellesley’den geldiği rivayet edilir. Kendisi çok severmiş. Şimdilerde de önemli bir yemek olan ve pek çok ünlü şefin imza yemeği olan bu lezzetin tadına, Savoy Grill, Simpson’s in the Strand ya da Bob Bob Ricard’da bakabilirsiniz.
-
İngiliz Çayı ve Atıştırmalıklar
Şehre gelip de İngiliz çayı içmeden dönmek olmaz. Çörek, sandviç, elmalı crumble ve keklerle birlikte meşhur İngiliz çayının tadına bakmalısınız. Sütü yanında getirirlerse içine eklemeyi sakın es geçmeyin, bunun usulü bu çünkü. Bunun için Fortnum & Mason’ın yanı sıra Claridge’s ve The Berkeley gibi otellerin kafelerini tercih edebilirsiniz.
Pazar rostosu olarak da bilinen Sunday Roast, İngilizlerin tüketmekten en çok keyif aldığı yemekler arasında. Özellikle büyük aile yemeklerinin olmazsa olmazı. Yapımında sığır eti, kuzu, domuz eti, kaz, ördek ya da hindi kullanılır. Bir İngiliz'in evine misafirliğe gittiyseniz bu yemekle karşılaşmanız çok olası ancak restoranlarda da bulabilirsiniz.
Sunday Roast’un yanında harika bir sos, patates, brokoli, fasulye, bezelye ve havuç gibi sebzeler de bulunur. Tabii sebzeler, mevsime ve şefin tercihine göre değişkenlik gösterebilir. Patatesi kimi yerde közlenmiş olarak, kimi yerde kızarmış kimi yerde de püre şeklinde bulabilirsiniz. Bu eşsiz lezzetin tadına Hawksmoor Seven Dials isimli biftek restoranında bakabilirsiniz. Tercihen The Laughing Gravy isimli İngiliz restoranında da iyi bir örneğini deneme fırsatını yakalayabilirsiniz.
Londra’da Konaklama
Londra’ya gittiğinizde konaklayabileceğiniz çok fazla seçenek var. Londra otelleri her bütçeye uygun farklı seçenekler sunarken düşük bütçeli bir konaklama için pansiyonlar ya da hosteller de tercih edilebilir. Londra’da konaklayabileceğiniz birkaç oteli sizin için listeledik.
The Biltmore Mayfair, Lxr Hotels & Resorts
Bütçe konusunda herhangi bir sınırlamanız yoksa ve konforunuzu en üst seviyede önemsiyorsanız bu otelde konaklayabilirsiniz. 5 yıldızlı bu otel, misafirlerine pek çok farklı imkanı bir arada sunar. Konum olarak da oldukça cazip bir yerde.
Hyatt Regency London The Chirchill
Bir diğer lüks ama çok konforlu seçenek de bu otel. Şık döşenmiş odalarda, konforlu ve huzurlu bir konaklama yapmak istiyorsanız konum itibarıyla da oldukça cazip olan bu otele göz atabilirsiniz.
Ibis Styles London Ealing
Daha bütçe dostu bir otel arıyorsanız karşınıza Ibis Styles London Ealing çıkacaktır. 3 yıldızlı olan bu otel, misafirlerine rahat bir konaklama deneyimi sunarken toplu taşımaya, tren istasyonuna ve havaalanına yakınlığıyla da göz dolduruyor.
Londra’da konaklama için en fazla tercih edilen bölgelerden bir tanesi City of London. Çok sayıda turistik noktaya yakın olan bu bölgede, fazlasıyla lüks otel ve hostel seçeneği var. Pansiyonların da popüler konaklama alternatiflerinden olduğunu unutmamak gerek. Ayrıca konaklama için Soho bölgesini de tercih edebilirsiniz. Burada hayat 24 saat boyunca hiç durmuyor.
City of London’dan farklı konaklama noktaları arıyorsanız City of Westminster, Big Ben, Buckingham Sarayı, Parlamento Binası ve St. James Park gibi noktalara yakınlığıyla ideal yerlerden. Ancak fiyatların lokal mahallelere oranla biraz daha yüksek olacağını bilmek gerek. Chelsea ise Londra’nın bohem yüzünü görebileceğiniz bir bölge. Kafelerde kendinizi bir Londralı gibi hissedebilirsiniz. Aynı şekilde Camden da Londra’yı bir Londralı gibi yaşamak için ideal, turistler burayı pek tercih etmez.
Londra’ya Ne Zaman Gidilmeli?
Londra, bilindiği üzere yağışlı ve kapalı havasıyla meşhur bir şehir. Dolayısıyla şehri rahatça dolaşabilmek için genellikle yaz aylarını tercih etmekte yarar var. Bu nedenle mayıs ile eylül ayları arası ideal tercih olur. En çok festival de bu dönemde düzenlenir. Üstelik haziran ayına denk getirirseniz ‘resmi doğum günü’ etkinliklerini de görebilirsiniz. Aralık ayı da Noel atmosferi sevenler için ideal olur. Ancak Londra’nın ziyaret etmek için zamansız bir şehir olduğunu ve her daim çok keyifli bir tatil yapılabileceğini unutmamak lazım.
Londra’ya Nasıl Gidilir?
Londra’ya yaklaşık 4 saatlik bir uçuşla ulaşabilirsiniz. Londra’da çok sayıda havaalanı bulunur ancak özellikle gideceğiniz yere yakınlığı ve ulaşım kolaylığı gibi detaylara dikkat etmekte yarar var. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı ve İzmir Adnan Menderes Havalimanı gibi noktalardan Londra Stansted Havalimanı’na gidebilirsiniz. İstanbul Havalimanı’ndan da Londra Heathrow Havalimanı’na direkt olarak gidebilirsiniz. Bu havalimanı şehrin 25 km batısında bulunur. Stansted Havalimanı da şehrin 60 km kuzeyindedir ve 1 saatlik bir araç yolculuğu gerekebilir. Londra’daki Luton ve Gatwick havalimanlarına ise aktarmalı uçuşlar bulabilirsiniz.
Havalimanlarında indikten sonra şehir merkezine ulaşmak için tren ve metro seçeneklerini kullanabilirsiniz. Özellikle metro, Londra’nın şehir içi ulaşımında önemli bir yere sahip. Zone’ları harita üzerinde bir süre incelediğinizde metroyu kullanarak dilediğiniz her yere kolayca ulaşabilirsiniz. Ancak örneğin; Heathrow Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşmak için Heathrow Express ve Heathrow Connect trenlerini kullanmanız, metroya göre daha kısa bir yolculuk yapmanızı sağlayabilir.
Siz de tüm dünyanın ilgi odağı olan Londra’da keyifli bir tatil geçirmek istiyorsanız Coral Tatil’in size sunduğu ayrıcalıklardan yararlanabilirsiniz. Coral Tatil ile hem birbirinden eğlenceli turlara katılabilir hem de farklı otel alternatiflerini görüntüleyebilirsiniz. Katılacağınız Londra turu ile yeni yerler görmenin ve farklı deneyimler yaşamanın tadını doyasıya çıkarabilirsiniz. Kim bilir, belki de ne zamandır Londra da sizi bekliyordur!