Brugge müthiş bir ortaçağ şehri. Burada gezerken kendimi adeta...
Brugge müthiş bir ortaçağ şehri. Burada gezerken kendimi masal diyarında gibi hissettim. Bu masal diyarına Brüksel'den trenle gidip gelebilirsiniz. Tren oldukça sık aralıklarda işliyor. Hiç bir yeri kaçırmamak için mutlaka tren istasyonundan detaylı şehir planı almanızı öneririm. Yürümeyi seviyorsanız Brugge'un tamamını istasyondan başlayıp yürüyebilirsiniz. Ancak bir hayli yol yürümeye hazır olun. Daha az yürümek için istasyondan şehir merkezine her 10 dakikada bir kalkan toplu taşıma araçlarını kullanabilirsiniz. Burayı tam olarak gezmek için bir gün kesinlikle yeterli değil. Bir gece Brugge'da kalarak iki tam gün burayı gezmenizi öneririz.
GOTİK MİMARİNİN ŞAHESERLERİ
Her şeyin toplandığı en önemli meydan Market Place. Burada kafeler ve dört bir yanı saran müthiş mimari şaheserler olan ortaçağ binaları var. Meydanda ziyaret edeceğiniz bir çok yapı var hepsine şöyle bir bakmanız bile uzun saatler alacaktır. Bu yapılardan görmenizi tavsiye edeceğim gotik tarzda inşa edilmiş kutsal kan kilisesi. İçerisinde yüksekçe bir yerde elinde uzun bir cam fanus ile oturan bir din görevlisi görüyorsunuz. İnsanlar bu fanusa dokunmak için uzun kuyruklar oluşturup bekliyorlar. Hatta bazıları dokununca neredeyse farklı bir boyuta geçiyorlar. Fanusun içinde İsa’nın kanının olduğuna inanılıyor. Kilise bu dokunuş için insanlardan bağış adı altında para da kabul ediyor.
Avrupa'nın en eski hastanesi olan St. John hastanesi de bu sevimli yerde bulunan önemli Ortaçağ binalarından bir tanesi. St. John hastanesini 8 € ödeyerek gezebilirsiniz. Pazartesi günleri hariç diğer günler 09:30 ile 17:00 arasında ziyarete açık. 1188 yılında inşa edilmiş olan yapı 1978 yılına kadar da hastane olarak kullanılmış.
KANALLARDA KAYBOLMAK
Yer yer kanalların kestiği şehir köprülerle birbirine bağlanıyor. Kanalların içinde gezinti yapmak isterseniz ki bunu mutlaka yapmanızı öneririz kişi başı 5 € vererek bu gezintiyi yapabilirsiniz. Ancak şehir baharda veya sonbaharda hayli yağmur alıyor. Bu mevsimlerden birinde geliyorsanız yağmura yakalanma oranınız yüksek bu nedenle yanınızda şemsiye getirmeniz doğru olur. Ya da bizim gibi hazırlıksız giderseniz oradaki mağazalardan 4-5 Euro'ya bir yağmurluk alıp gezebilirsiniz. Brugge her mevsimde çok güzel keyifle gezilecek bir şehir. İçinde dolaşırken kendimizi gerçekten Ortaçağ’da bir zamanda dolaşıyor gibi hissettik eminim siz de gittiğinizde aynı şeyi hissedeceksiniz. Hiç bir şekilde değişime veya bozulmaya uğramamış. Son dönemde sıkça görülmesi gereken ilk 10 yer veya ilk 50 yer listeleri yapılıyor ya hani bana sorarsanız, Avrupa’da görülecek yerler listenizde mutlaka yer alması gerekir diye düşünüyorum.
ÇİKOLATA MÜZESİ – PATATES KIZARTMASI MÜZESİ
Brugge’e gidince mutlaka bir çikolata dükkanına uğramanızı öneririm. Yemeseniz bile dükkanlardaki müthiş sunumu görmelisiniz. Belçika bu konuda diğer Avrupa ülkerinden çok daha önde. Bu güzel dükkanlardan kendinize veya sevdiklerinize alacak bir çok ürün bulacaksınız. Çikolata konusunda oldukça ün yapınca bir de çikolata müzesi oluşturmuşlar. Burada çikolatanın oluşumunu adım adım görebilirsiniz. Üstelik bunu sonuna kadar izlerseniz bitiminde tadımlık olarak çikolatanızı alıp o muhteşem lezzetin tadına varabilirsiniz. Müzeye giriş kişi başı 6 Euro.
Belçika’da bir başka meşhur yiyecek patates kızartması, çikolata gibi onun içinde bir müze yapılmış. Bu müze ikincisi yapılana dek dünyadaki bilinen tek patates kızartma müzesi. Müzede patatesin Güney Amerika’dan nasıl buralara geldiğinin ilginç hikayesini öğreneceksiniz ve kraliyet ailesine patates kızartması yapan kişi sizin için de patates kızartacak bunu afiyetle yiyeceksiniz. Kızartma müzesi Vlamingstraat üzerinde bunu istasyondan alacağınız Brugge haritasında rahatlıkla bulabilirsiniz.