Karlar Ülkesi Bansko

Bansko’ya geldiğimizde, bulunduğumuz oteller bölgesinde ilk...

Bazı yakın arkadaşlarım bile bilmez ama tüm spor dalları arasında kayak en sevdiklerim listesinde başlarda yer alıyor. Dünya çapında bir sporcu olmasam da, iyi bir kayakçı olduğumu da söyleyebilirim.

Durum böyle olunca Türkiye’deki meşhur kayak merkezlerinin neredeyse hepsini gidip gördüm. Hatta bu merakım sadece Türkiye ile sınırlı da değil, yurtdışındaki merkezleri de gezmeye çalışıyorum. Bu konuda muhtemelen en keyifli seyahatim yaşayışına ve kültürüne çok uzak olmadığımız sınır komşumuz Bulgaristan’ın Pirin Dağları eteğinde kurulu Bansko kasabasına oldu.

Bulgaristan’ı ziyaret etmeyi çok uzun zamandır istiyordum ama nedense burnumuzun dibindeki bu ülkeye kısa bir zaman önceye kadar gitme fırsatım olmadı. Bulgaristan bana hep Trakya’nın sempatik ve sıcakkanlı halkını anımsatır. Bütün ülke bu tatlı insanlardan oluşur gibi hissederim. Bir de bu Bansko’daki kayak merkeziyle ilgili duyduğum olumlu yorumlarla birleşince, ben de sonunda Bulgaristan seyahatim için bir fırsat yakalamış oldum.

 

Bansko’dan bildiriyorum

 

Bansko’ya geldiğimizde, bulunduğumuz oteller bölgesinde ilk dikkatimi çeken şey, burada bir düzenin, belli bir sistemin işliyor olduğuydu. Türkiye’deki bazı kayak merkezlerinde, kayak yapılan bölgelerin kenarından, yanından, hatta bazen ortasından araba geçtiğini görebilirsiniz. Burada her şey bir sınır çizgisiyle belirtilmiş gibi. Her şey önceden düşünülmüş ve insanlar da sanki belli bir koreografi çalışmış da öyle gelmiş gibi. Birbirinin önünden uçarak kayan kimse yok. Herkes belli bir düzen çerçevesinde, sıraya giriyor; sırası gelen diğerine engel olmadan, beklemeden çıkışını yapıyor; kayıyor. İşte bunlar hem Türkiye’de, hem de dünyanın geri kalan kısmındaki pistlerde görmek istediğimiz manzaralar...

 

Dünyanın umulmadık yerlerinde Türklere rastlamak, hatta gittiğiniz yerde yerleşmiş Türklere şaşırmak artık tarih oldu. Biliyoruz ki Türkler her yerde. Bansko’da da Türk turistlerin bulunması alışılagelmiş bir durum. Yine de buradaki işletme sahiplerinin ve çalışanların, Türkiye’den geldiğimizi öğrendiklerinde bize ayrı bir özen gösteriyorlar.

Genel olarak Avrupa için söylemek belki fazla iddialı olur ama Bansko’nun Doğu Avrupa’nın en iyi kayak merkezi olduğunu söylemek bence abartı olmaz. Her şeyden önce konaklama ve konaklama süresince alınan hizmetler, bir kayak merkezi için çok uygun fiyatlarda. Ancak, bazı yerlerde kredi kartı ve Euro geçmeyebiliyor. Bu nedenle işi sağlama alıp üzerinizde Leva bulundurmanızda fayda var.

 

Otelden pistlere ulaşım gondolla

 

Skipass’ları yarım günlük olarak bulamıyorsunuz ancak kayakçılar kendi aralarında buna bir çözüm getirmişler tabii. Sabahtan çıkıp, yarım gün kayak yapmakla yetinenler, skipass için sıra bekleyenlerle göz göze gelerek, günün geri kalanı için kullanılabilecek skipass’ı “sahibinden” yarı fiyatına verebiliyorlar. Bu sözsüz diyaloglar o kadar alışılagelmiş durumda ki yadırganmıyor.

Kayak kıyafetlerini, aksesuarları çok uygun fiyatlara kiralayabilmeniz de mümkün. Üstelik öyle alelade, basit ekipmanlar da değil, kaliteli malzemeler veriliyor.

Pistlere gelince, zorluk derecesine göre sınıflandırılmış, birçok pist bulunuyor. Oteller bölgesinden, kayak yapacağınız noktalara gondolla götürülüyorsunuz. Gondollar, yolculuğunuz sırasında bazı istasyonlarda durarak, zorluk derecesine göre tercih edilecek pistlere sizi bırakıyor. Biz Banderashka Pollyanna’da indik. Burası kolay pistlerden biri. Ama mesela Shiligarnika’da Plato’ya bir gondol, 3 telesiyej yolculuğunun ardından varabiliyorsunuz. Yani bildiğiniz aktarmalı yolculuk. Her gün Maslak’tan Kozyatağı’na 2 - 3 vasıtayla gitmeye alışmış olan bana bile 4 araç değiştirmek biraz fazla geldi.

Bu yolculuktan sonra sonunda piste varmak mümkün. Burası da orta zorlukta bir pist. Bu kadar yol gittikten sonra 16 kilometre boyunca kayma lüksüne de sahip oluyorsunuz. Sistemleri bu açıdan çok iyi işliyor.

 

Beni benden alan kaşkaval pane

 

Burası her ne kadar Türk işletmelere, Türk turistlere aşina bir bölge olsa da Türk mutfağına ya da damak zevkine uygun restoranlar bulmanız pek mümkün olmayabilir. Genellikle yöreye özgü tatlar yaygın.

Bu tatlar arasında kaşkaval panenin adeta beni benden aldığını söylemeliyim. Kaşkaval Bulgaristan’a has az tuzlu bir peynir çeşidi. Bizim kaşar peynirin çok yakın bir akrabası. Anladığım kadarıyla galeta unuyla kaşkaval’ın kızartarak yapıyorlar. Çıtır çıtır ve inanılmaz lezzetli oluyor. İşin kötüsü bir de hafif, insanın yedikçe yiyesi geliyor.

Gece eğlencelerinde ise temposu hiç düşmeyen gece kulüplerine, casinolara ve pub’lara uğrayabilirsiniz. Bunun yanı sıra, buradaki meyhane kültürü de Türkiye’yle çok benzer. Bu nedenle kayak merkezinde de meyhane bulmak mümkün. Hatta bu meyhaneler gece eğlenceleri için tercih edilen mekânların başında geliyor. Eğer kaymaktan haliniz kalırsa bu meyhanelere uğramanızı öneririm. Yerel halk türküleri eşliğinde gece boyunca sınırsız eğlenceyi burada bulabilirsiniz. Yerel halk türküleri dediğime bakmayın, çoğunu siz Trakya türküsü olarak hatırlayacaksınız zaten. Hatta eğer benim gibi yeterince ısrar ederseniz (ve biraz da şanslıysanız) gecenin ilerleyen saatlerinde bazı türküleri Türkçe sözleriyle söylemeleri için ikna etmeniz bile mümkün :)

 


Benim açımdan bu kayak turu, diğer kayak merkezi deneyimlerim arasında açık ara önde ve hepsinden çok farklı. Siz de kayak konusuna ilgi duyuyorsanız Bansko sizin için de çok iyi bir alternatif olabilir. Hem yeni başlayanlar, hem de tecrübeli kayakçılar Bansko iyi bir seçenek. 

Dünya'yı Gezen Türk