FYROM, ya da en çok bilinen adıyla Makedonya, Eski Yugoslav...
Bazı ülkeler vardır, adını pek duymamışızdır bile, ama ilk gördüğünüzde anlarsınız ki burası farklı ve kendisine sizi çeken bir ülke. İşte bunlardan birisi benim için kesinlikle Makedonya.
FYROM, ya da en çok bilinen adıyla Makedonya, Eski Yugoslav Cumhuriyetlerinden birisi. Arnavutluk, Kosova, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan arasında sıkışmış, 670,000 nüfuslu küçük bir ülke. Ülkenin kendi adı, Yunanistan’la arasında uzlaşılması neredeyse mümkün olmayan bir sorun. Makedonya’nın varisi ve bu ismi kullanım hakkının kendisinde olduğunu düşünen Yunanlılardan dolayı, ülkenin Avrupa Birliği’ne girmesi zor olacak gibi görünüyor.
Atatürk’ün Okuduğu Şehir: Bitola
İstanbul’dan başlayan bir Balkanlar turu vasıtasıyla ilk defa bu ülkeyle karşılaştım. Bu hem Makedonya ile hem de Balkan ülkeleri ile ilk karşılaşmamdı. İlk gördüğüm güzel şehir Yunanistan’ın Selanik şehri ve sonrasında ise Makedonya’ya giriş yapmıştım. Konakladığım ilk yer ise küçük şirin şehir Bitola veya bizim bildiğimiz adıyla Manastır olmuştu.
Adını sıkça duysam da nerede olduğunu bilmediğim Manastır, Makedonya’nın 2. en büyük şehri. En büyük dediğime de bakmayın tabi, şehir 100,000’e yaklaşan nüfusuyla büyükçe bir kasaba gibi görünüyor. Ancak oldukça sakin, şirin ve temiz. Şehirleşmenin getirdiği karmaşadan uzak, huzur kokuyor sokakları. Hatta sokaklarının bazıları Türk dizilerine uzun süre mekân olmuş.
Çok kültürlü yapısıyla öne çıkan Manastır, aynı zamanda Osmanlı 3. Ordusunun da merkeziydi. Ordunun Manastır’da olması nedeniyle şehir gelişmiş. Bu şirin kent aynı zamanda, 1896’da Atatürk’ün askeri liseyi okumak için geldiği yer. Mustafa Kemal, Selanik Askerî Rüştiyesi’ndeki eğitimini tamamladıktan sonra, Manastır Askerî İdadisi’nin imtihanlarına girerek başarılı olmuş. Selanik’ten sonra yaşadığı ilk şehir Manastır olmuş.
Balkanların Bana Göre En güzel Şehri: Ohrid
Tüm Balkanları neredeyse 1 ay boyunca boydan boya dolaştım. Ohrid görünce aşık olduğum şehirlerden biri oldu. Öyle ki benim Balkan Turu Üsküp’te bitmesine rağmen, uzun bir yolculukla ben tekrar bu güzel şehre geri dönmüştüm.
Ohri Gölü kenarına kurulmuş küçük, şirin, huzurlu ve yeşil şehir Ohrid, Makedonya’nın tartışmasız en çok ilgi gören turizm şehri. Üsküp’ten yaklaşık 3,5 saat kadar uzaklıkta, güneyde, Ohrid Gölü’nün hemen kıyısındaki şehir Makedonya’nın gözbebeği.
Yürüyerek gezilebilen şehirleri severim. Balkonlarını sardunyaların süslediği, UNESCO Dünya Mirası olan Ohrid’in sokakları keyifle gezilebiliyor. Şehirde hoş bir huzur var. Belki de uzun süre Asya’nın kalabalık şehirlerinde dolaşınca, bu sükûnet bana iyi geldi. Çarşısı, Pazar yerleri, dar sokakları, kale çevresi, kiliseleri ile keşfedilesi bir yer burası.
Şehrin her yanına serpilmiş kafeleri ise davetkâr. İster bin yıllık kiliseye, ister UNESCO Mirası Ohri Gölü’ne, ister gelen geçenin izlenebileceği sokağa nazır kafelerin hepsi keyifli. Bir gün sadece kafelerindeki o huzur ve dinginliği yeniden tatmak için bu şirin şehre gitmek istiyorum ve tabi ki o dillere destan gün batımlarını tekrar fotoğraflamak için.
Kayak İçin Mavrovo’yu Kenara Not Edin
Kış turizmi her geçen yıl ülkemizde de popülerleşiyor. Kayak severler Mavrovo Kayak Merkezi’ni bir yere not etmeli. Makedonya’nın başkenti Üsküp’e sadece 1,5 saat uzaklıkta yer alan ve son yıllarda ülkemizden de çok sayıda kayak severi kendisine çeken Mavrovo Bölgesi, etkileyici doğası ile göz kamaştırıyor. Kar altında ormanlar, dağlar ve göl... Nefis bir ambiyans doğrusu!
Biriktirilen yağmur sularının Mavrovo Vadisi’ne biriktirilmesiyle oluşturulan Mavrovo Gölü kenarında bir vadide kurulu kasaba, küçük köylerden ve göl çevresine yayılmış evlerden mütevellit. Kitlesel turizmin istilasına uğramış yerlerin aksine, sakin ve huzurlu bir atmosfere sahip bir sayfiye yeri havasında.
Kayak Merkezi, Makedonya’nın Batı sınırları boyunca uzanan, ülkenin en büyük milli parkı Mavrovo National Park alanı içerisinde bulunuyor. Çam ormanlarıyla kaplı Şara Dağ ve Pind Dağları’nın göze çarptığı milli park alanında, 2000 metreden yüksekte 52 adet zirve bulunuyor. Şahane bir doğa anlayacağınız. Bu bölgeye sırf milli parkında trekking için gitmek isterim.
Heykellere Boğulmuş Sokaklarıyla Üsküp
Makedonya’nın başkenti Üsküp, Vardar Nehri’nin iki kıyısına kurulmuş. Makedon dilinde Skopje olarak adlandırılan şehir, tarihi ve kültürel özellikleri ile yabancılık hissetmediğimiz bir yer oldu. 1392’de Osmanlı topraklarına katılan şehir, 500 yıldan fazla bir süre Osmanlı egemenliğinde kalmış. Bu nedenle şehrin Eski Türk Çarşısı bölümünde çok sayıda Osmanlı eserine rastlamak mümkün.
Burası Anadolu’dan bir kesit gibi sanki. Çarşı içerisinde yer alan Mustafa Paşa Camii, Kurşunlu Han, Sulu Han, Davut Paşa Hamamı görülecek yerlerin başında geliyor. Buna Üsküp’ün en yüksek yerine kurulu olan Üsküp Kalesi de eklenebilir.
Kentin simgesi olan 13 kemerli Taş Köprü ve köprünün bağlandığı Makedonya Meydanı şehrin kalbi gibi. Makedonya Meydanı’na dikilen çok sayıdaki yeni heykeller dikkat çekiyor. Makedonya’nın kuruluşunun 20 yılı anısına Floransa’da yapılmış ve Eylül 2011’de tamamlanmış Büyük İskender Heykeli de bunlardan birisi.
Makedonya Hükümetinin yürüttüğü Skopje 2014 adlı proje ile, şehir turistik açıdan sanki yeniden yaratılıyor. Şehrin her yanına dokusuyla örtüşüyormuş gibi görünen köprüler, havuzlar ve heykeller şehre serpiştiriliyor. Bunda yalnız o kadar abartıya gitmişler ki, heykellerin bazıları oldukça eğreti duruyor gibi. Halk da harcanan paralardan dolayı memnuniyetsizliğini sık sık dile getiriyor.
Balkan Turları arasında ilgi gören Makedonya, Türkiye’ye göre oldukça da ucuz bir ülke. Makedonya'da, mütevazi bir bütçeyle en lüks restoranda yemeğimi yedim, en merkezi yerde çayınızı, kahvenizi, içkimi içtim. Fiyatlar oldukça makul.
Burası ilgi gören küçük bir yer olduğundan, özellikle yaz döneminde, gitmeden önce erken rezervasyon yapmakta fayda var. Balkan turları ile de buraya gitmek mümkün. İnsanlarının sıcaklığıyla şaşırtan, ucuz, güvenli, görülesi bu küçük Balkan ülkesi Makedonya vize de istemiyor hem.