Her mevsim ziyaret edebileceğiniz şehir olan Milano, konumu...
Lombardiya bölgesinin başkenti Milano her daim çekici. Sanat, moda, yeme içme ve mimari şehrin başlıca özelliklerinden. Şehri nasıl tanımlarım diye düşündüğümde biraz ukala, biraz soğuk ve mesafeli, biraz da gizemli diyebilirim. Tarihi yerleri gezip gördükten sonra, yapılması gereken sokaklarda kaybolup geniş avlulu evleri görmek, açık kalmış kapı aralarından bakmak insana Milano’da yaşayan insanların yaşamları hakkında bilgi veriyor.
Milano denince akla genelde alışveriş gelirken, bunun son derece yanlış olduğunu belirtmek durumundayım. Zira şehir bir çok galeri, müze ve dünya çapında ün yapmış operaya yani La Scala’ya ev sahipliği yapıyor. Her mevsim ziyaret edebileceğiniz şehir olan Milano, konumu dolayısıyla da Avrupa’nın bir çok şehrine de çok yakın. Kış aylarında kayak yapmak için İsviçre ve İtalya’nın dağlık bölgelerine rahatça ulaşabilirsiniz. Sonbahar ve ilkbaharda Como ve Maggiore gölüne yapacağınız ziyaret nefesinizi kesecektir. Yaz aylarında ise Fransa ve İtalya’nın Liguria bölgesi çok yakınınızda. Kısacası Milano Avrupa’nın kalbinde yer alıyor.
Sanatla iç içe bir kent
Öncelikle ziyaretiniz ayın son pazarına denk geliyorsa Navigli bölgesinde kanal kenarında kurulan antika pazarını ziyaret edebilirsiniz.
Pinacoteca di Brera, 1809 yılında Napolyan tarafından kurulan galeri günümüzde güzel sanatlar fakültesine ve Brera kütüphanesine ev sahipliği yapıyor. Pinacoteca da Rafael, Bellini,Caravaggio, Rembrant ve Rubens’in eserlerini görebilirsiniz. Brera, Milano nun en renkli, en sofistike bölgelerinden bir tanesi.
Galleria Vittorio Emanuele, son derece görkemli bir pasaj. Alışveriş yapmak isteyenler dışında mimariye meraklı gezginlerin de ilgisini çekecektir.
Santa Maria della Grazie, İsa’nın Son Akşam Yemeği resmini görmek isteyenler biletlerini önceden alırlarsa problem yaşamazlar, zira her daim kuyruk ve doluluğa sahip.
İl Duomo, Milano’nun sembolü olan katedrali. Sabah erken saatlerde ziyaret etmenizi öneririm.
Castello Sforzesco, 15. yüzyılda inşa edilen hisar, Sforza hanedanının eviymiş. 1904 yılında restorasyon gördükten sonra halka açılmış. Bünyesinde farklı müze ve fotograf arşivi barındıran hisara giriş bedava olmakla birlikte müzeleri ziyaret 3 Euro civarında.
Pinacoteca Ambrosiana, Milano’nun en eski müzesinde Caravaggio, Botticelli ve Leonardo da Vinci’nin eserlerini görebilirsiniz.
Şehrin enfes lezzetleri
Midesine ve mutfağa düşkün biri olarak İtalyan mutfağını çok sevdiğimi söyleyebilirim. Gezdiğim şehirlerde lokal lezzetlerin peşinden gitmek, seyahatlerimden önce araştırmalarımı o yönde yapmak en keyif aldığım işlerden. Zira mutfak, bize her daim kültürleri tanımamızdaki en büyük yardımcı.
Milano da sevdiğim yerler ve lezzetler benim için her daim ziyaret ettiğim ve tekrar tekrar gitmekten keyif aldığım yerler.
Tam bir aile işletmesi olan Trattoria la Madonnina’nın lezzetinin 150 senedir aynı olduğu söyleniyor. Makarnalar, et ve şarapla gecenizi ya da öğlen yemeğinizi uzattıkça uzatabilirsiniz.
Bagutta, ünlülerin buluşma yeri olan restoran ve klasik trattoriaların aksine son derece havalı diyebilirim. Biraz şık gitmenizde fayda var.
Trattoria da Pino ve Osteria Grand Hotel çok sevdiğim klasik, sıcak ve sevimli aile işletmeleri.
Seçtiğim bütün lezzetler Milano mutfagı örneklerinden. İtalya’da olup da kahve ve tatlı yemeden olmaz diye düşünenlerdenseniz size önereceğim kahveciler ve buluşma mekanları ise şunlar olurdu:
Öncelikle Via Montenapoleone üzerinde bulunan bir klasik Cova. Her daim iyi giıyimli hanım ve beylerin buluşma yeri. Biraz görme ve görülme mekanı da diyebiliriz.
Bir başka önerim ise Cafe Trussardi. La Scala’nın yan kapısı da diyebiliriz. Opera binasını gezdikten sonra soluklanmak için güzel bir adres.
Jamaica, Brera’nın kalbinde bulunan tam bir klasik diyebilirim. Zamanında sanatçı, yazar, şair ve gazetecilerin buluşma mekanı, günümüzde ise pek farklı değil.
Pasticceria Marchesi, 1824’ten beri ayakta duran pastahane şehrin en iyi kahvelerini sunmakta.
Alışveriş dendiğinde sular durur
Milano modanın başkentlerinden. Belli cadde ve sokaklar buna hizmet etmekte. Başlıcaları Via Manzoni, Via della Spiga ve Monte Napoleone ... Bunların haricinde Brera bölgesinde harika butikler bulabilirsiniz.
Kaşmir ürünler almak isteyenler Brunello Cucinello ve Loro Piana mağazalarına uğrayabilirler. Kaliteli kaşmirin hiç de ucuz olmadığını belirtmek isterim. Alışveriş yapmak istemeyenler, sadece dizayn ürünlere göz atmakla yetinenler ise Corso Como 10 numaraya gidebilirler. Burada harika tasarımlar görebilir yorulduğuzda ise bahçesince oturup kahvenizi yudumlarken gelip giden insanları seyredebilirsiniz.
İtalya’ya kadar gelmişken deri eldiven almadan dönülmez derseniz Sacchi ve Restelli sizi bekler. Alışveriş sadece giyim kuşamdan ibaret değil diyorsanız, Venini’nin el yapımı cam ürünlerine bakmanızı öneririm. İtalya cam sanatında dünyanın en iyi ülkelerinden bir tanesi diyebilirim.
Ulaşımda yürümek hep ilk tercihim….
Ulaşımın son derece kolay olduğu Milano’da metro, tramvay, otobüs ve taksiden yararlanabilirsiniz. Metro istasyonları ve sigara satan dükkanlardan bilet temin etmek mümkün. Şehirde sadece 3 metro hattı bulunduğunu belirtmeliyim. 24 saatlik bilet fiyatları 4,50 Euro, otobüs ve tramvayda da kullanabilirsiniz. Benim önerim her zamanki gibi yürümekten yana. Bir şehri tanımanın ve gezmenin en güzel yolu yürümek. Sağlık probleminiz yoksa yürüyün ve sokaklarda kaybolun, emin olun harika yerler keşfedeceksiniz.